KIRMIZI LOTUS - BÖLÜM 3
- Sefa Koray Bektaş
- 29 Eyl 2020
- 1 dakikada okunur

Hep düşünmüşümdür ya şimdiki sevdalandıklarımız, aşık olduklarımız önceki hayatlarımızdaki kişilerse? Dürüst olun zaman zaman siz de düşündünüz bunu…
Ömrümüz bizi kabuklarımızdan çıkaracak birilerini beklemekle geçiyor. Peki aşk şahsa münhasır mıdır? Yoksa şahsına münhasır mıdır?
Şöyle söyleyeyim, benim için şahsına münhasırdır. Benim şahsıma münhasırdır demek istiyorum yani… Bu zamana kadar öylesine büyük aşk duydum ki başıma gelen şeylere, çoğu zaman felaketime giden yolu açarken yardım bile ettim onlara… Problem görmüyorum dostlarım, hiçbir zaman da görmedim. Ben celladına aşık olmayı seven bir ruh halinde yaşıyorum hayatımı…
Değişmeyi ister miydim? İstedim mi? Bırakın evet demeyi, tüm bu çılgın düzene inat deneyimleyenlerdenim değişmeyi…
Fakat olmuyor. Ne yapsam kendimi aynı sonun içinde buluyorum. Üstelik hep daha da yıpranmış biçimlerde… Yani şöyle bir bakıyorum hayatıma, neye değer verdiysem ona inanmayı o kadar çok istiyorum ki, bana duyulan sevgisizliği görmüyorum bile.
İçimdeki merhamet beni kendi sonuma hazırlıyor, öyle değildir demekten yoruluyorum… Çoğu zaman soluklanmak için bir yürek bile bulamıyorum sonrasında…
Sevdaları, aşkları, merhametleri benim gibi şahsınıza münhasır yaşıyorsanız işiniz zor dostlarım. Benim gibiyseniz dostlarım; sevgisiz yüreklere ektiğiniz tohumların fidana dönüştüğünü göremeden kayıp gidiyor hayatlarınızdan o topraklar demektir…
Fakat Lotus bende de anlam buluyor yavaş yavaş, bu bölüm kendimi daha da bulduğumu hissediyorum. Yeni bir bene yolculuğa çıkıyorum dostlarım, sevmekle ve güvenmekle yıpranan benliğime yamalar dikmiyorum artık, kararımı verdim artık yeni bir sayfa açıyorum…
Ha peki sevdasını şahsa münhasır yaşayanlardan bahsetmeyi unuttun demeyin.
Dostlarım…
Onlar siz bunu dinlerken çoktan yeni şahıslı denizlere yelken açtılar bile…
Yorumlar